24 Ağustos 2006

Güney Kore'ye Gidiş

Güney Kore'ye gidiyoruz.Yarın öğleden sonra üç gibi evden çıkıp Esenboğa havalimanından yolculuğumuza başlayacağız.Benim gidiş sebebim iş fakat bu sefer Deniz de benim ile birlikte gidecek ve iki hafta Kore'yi görecek.Ben daha önce ilki bir aylık Şubat 2006 ve ikincisi üç haftalık Haziran 2006 döneminde Havelsan'ın Güney Kore'ye yaptığı Cn235 uçuş simülatörü için gitmiştim.Bu seferki gidişim sanırım 2-3 ay civarında olacak.Amacımız son testlerden başarı ile geçip projeyi teslim edip gelmek.Bu gidişimde Deniz'in gelişi bana (2 hafta da olsa) oldukça destek olacak.Aslında oraları görmek bizim için güzel bir olay.Bilgisayar ve çeşitli konsol oyunları ile bu denli içli dışlı bir ülkede yeni ufukların açılması da oldukça olanaklı.Bunun yanında tamamen farklı bir kültür görüp içinde bulunmak da güzel bir deneyim olacak Deniz için.

15 Ağustos 2006

Kaplumbağalarımız

Evimizde bizimle birlikte yaşamını sürdüren iki tane çok güzel su kaplumbağası var.Bizim yaşamımıza renk katan evimizde yalnız olmadığımızı hissettiren çok şirin iki canlı.Kaplumbağalara olan sevgi ve ilgimiz doğrultusunda evliliğimizin daha ilk zamanlarında evimize hemen kaplumbağa almaya karar verdik.

Tam gün veremesemde Ocak 2004 gibi yaklaşık bir tarihte gidip ilk kaplumbağalarımızı alıp getirdik evimize.Fakat itiraf etmeliyim ki biz en başta kaplumbağa bakımı hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuzdan gerekli ekipmanları ve yaşama koşullarını onlara sağlayamadık.Bundan dolayı mı yoksa geldiğinde hasta olduğu için mi bilinmez kaplumbağalarımızdan birini kaybettik.Bu olay bizi çok üzdü ve kaplumbağa bakımı hakkında kapsamlı bir araştırma yapmaya başladık ve öğrendik ki kaplumbağa bakmak hiç de kolay birşey değilmiş.Özellikle pet shoplardan alınan bilgilerin çoğu yanlış ve bu yanlış bilgiler ile kaplumbağa bakmak acı sonlara sebep oluyor.

Su kaplumbağalarının uygun yaşam ortamının sağlanması için gereken koşulları bildiğimiz kadarı ile sizinle de paylaşmak isteriz.İlk olarak su kaplumbağaları için petshoplardan alınan küçük adaları unutun.Birkaç yararlı sitede okuduğumuz kadarı ile onlara İşkence Adası deniyor.Bu adalar kesinlikle onların ihtiyaçlarına karşılık gelebilecek yaşam alanları değil, sadece insanlara güzel görünüyor.Onlar için ilk olarak boyutlarına ve alınacak malzemelerin yerleşimine göre uygun olacak bir akvaryum almak gerekiyor.Bu akvaryumda kaplumbağaların yüzebileceği aynı zamanda da kuruyabilecekleri mekanlar yaratmak gerekiyor.Bu ortamı değişik şekillerde sağlayabilirsiniz.Bizim seçimimiz büyük taşları üst üste koyarak tırmanabilecekleri bir ortam yaratmak şeklinde oldu.Akvaryuma konulan suyun daima temiz olmasını sağlamak için güçlü bir filtre ve suyun sıcaklığının sabit olması için de bir ısıtıcı almak gerekiyor.Su için gereken bu malzemelerin yanında bir de dış ortam için bazı ekipmanların sağlanması gerekiyor.Birincisi dışarıda kurumalarını sağlayacak ıstıcı bir lamba.İkincisi ise aldıkları besinlerden kabukları için gerekli olan D vitamininin emilimini sağlayacak olan UV ışığı veren florasan.Bizim şu an kullandığımız florasan Sera Terra UV.Bu florasanın 8-12 ayda bir değişmesi gerekli.Bu ekipmanlar ile onlar için uygun bir yaşam alanını artık yaratabilirsiniz.





En büyük zevkleri lambanın altında sıcak taşın üzerinde kabuklarını kurutmak.Bir yerde bu eylemin su kaplumbağaları için bir ibadet gibi olduğu benzetmesi yapılıyordu.Oldukça yerinde bir tespit.

Kaplumbağalarımız için bu ekipmanlar ile yarattığımız ortamın ardından kaybettiğimiz kaplumbağamızın yerine de bir kaplumbağa aldık.Gerçekten yaptıklarımız işe yaradı ve her ikisi de kısa bir sürede çok sağlıklı bir şekilde gelişmeye başladılar.Birkaç ay içerisinde boyutları oldukça büyüdü.Hatta bundan dolayı ilk akvaryumlarına artık sığamaz hale geldikleri için yeni bir akvaryum ile onları ödüllendirdik.


Kaplumbağalarınıza bakarken dikkat edilmesi gereken ufak bazı kurallar da var.
  • Başta bu kurduğunuz ortamın iyi bir şekilde idame edebilmesi için düzenli olarak su filtresinin temizliğini yapmanız gerekiyor.NOT:Akvaryum içinde zamanla yosunlar oluşması akvaryum koşullarınızın uygun bir ortam olduğunu gösteren iyi bir işarettir.
  • Bazı kaynaklardan öğrendiğimize göre kaplumbağanızı ortamından dışarı çıkarıp halı veya benzeri dış yüzeylere koymak onlar için iyi değilmiş.Mikrop kapma riskini arttıran bir etken olduğunu söylüyorlar.
  • Kaplumbağanızın sağlıklı olduğunu gösteren en önemli işaret kabuğunun sert olması.Arada kabuk sertliğini elinize alarak kontrol edebilirsiniz.
  • Kaplumbağların sağlıklı olduklarını gösteren başka bir işarette, hareketli olmaları ve gözlerinin parlak ve açık olması.
  • Yemleri dışında ek besin olarak meyve ve yeşillik verilmesi onlara iyi gelecektir.
  • Bazı kaynaklarda salam sosis gib ek besinlerin verilebileceği söylense de vücutlarında oluşan yağlanmadan dolayı bunun faydalı olmadığını söyleyebiliriz.
Bu da kaplumbağalarımızın son halleri.

11 Ağustos 2006

Datça-Marmaris-Gökova-Ölüdeniz Gezisi

Tatil dönüşü blogumuza gördüğümüz güzel yerleri yazmamız gerektiğini düşünerek oturduk bilgisayarımızın başına.Yaz tatili anlayışımız farklı ve güzel mekanları keşfetmek üzerine kurulu olduğundan bol bol gezip farklı mekanlarda konakladığımız bir tatil geçirdik.Bu iki haftalık tatilimizde çok güzel yerler gördük.Bol bol yüzdük, eğlendik, dinlendik.Geçen sene yaptığımız tatildeki tekne turlarının tadı damağımızda kaldığından bu sene tatile çıkarken de ilk hedefimiz değişik koylar görmek için tekne turlarına katılmak oldu.

(Datça)
Tatilimize Deniz'in daha önce yıllardır gördüğü benim ise ilk kez gideceğim şirin bir yer olan Datçadan başladık.Datça denizi çok güzel, akşamları serin olan, sakin ve şirin bir yer.Yöre halkı genel turistik yerlerin aksine oldukça samimi ve sıcak.Orada 4 gün kaldık ve bir gün de tekne turuna katıldık.




(Knidos)
Datçada iki farklı tekne turu vardı biri uzun tekne turu diğeri ise kısa.Uzun tur Knidos'a kadar gidiyor bundan dolayı zamanın çoğu Knidos'a gitmek için gemide geçiyor.Amacı yüzmek olanlara tavsiyem kısa turlara katılmalarıdır.Ancak Knidos'u görelim derseniz uzun tura katılacaksınız.


Datça'da geçirdiğimiz gün
lerin birinde ise Datça'ya 30 km uzaklıkta bulunanan İnbükü koyuna gittik.Buraya Emel Sayın koyu diyenlerde var.Sanırım zamanında çok geliyormuş ve buranın ünlenmesini sağlamış.Yoldan ayrılıp İnbükü koyuna giderken karşımıza 3 yol çıktı.İkisi aynı yönde birisi farklı yöndeydi.Orada bulunan görevliler sağ taraftan inilen yerin 400m uzağında koya varıldığını diğer tarftaki yerlerden inildiğinde ise 1.5km sonra koyu göreceğimizi söyledi.Biz yakın olan yeri tercih ettik.Koya indiğimizde harika bir manzara ile karşılaştık.Ne yazık ki bu yerin fotoğrafını çekmedik, çok güzel olduğundan video kayıtları yapmıştık ancak daha önce burayı görmeyen doğa dostlarına şiddetle tavsiye ederim.Doğa ile iç içe sakin pek kimsenin olmadığı küçük bir cennet.Bu koyun bu kadar güzel olduğunu görünce diğer taraflarda ne olduğunu da çok merak ettik ve yüzerek diğer yerleri görmeye çalıştık ancak bizimkisi nafile bir uğraştı.Mesafe odukça fazlaydı ve artık yüzerek ulaşamaycağımızı anlayınca kıyıya geri dönüp karadan gitmeye karar verdik.Karadan yürüyerek diğer yerlere gittik fakat diğer yerler bizim hiç beklemediğimiz bir şekilde oldukça kalabalık çıktı.Burada insanlar denizin yanına oldukça konforlu görünen çadırlarını kurmuşlar ve çok güzel sakin bir tatil yapıyorlardı.Oldukça özendiğimi itiraf etmeliyim :) . Gelecek senelerde çadırda denizin yanında kaldığım böyle bir tatil yapmayı çok isterim.Tabiki burada çadırlar için bazı imkanlarda sunulmuş tamamen hayattan izole de sayılmazsınız.Kabaca gördüğümüz kadarı ile çadırlar için elektrik imkanı sunulmuş.Sebze meyve satan ufak bir yer de vardı.Çocuklar için oyun makinaları bile vardı.Bu imkanlar doğrultusunda gelenler buzdolaplarından uydu antenlerine kadar herşeyi getirip orada şirin küçük bir yerleşke kurmuşlar.
Datçada geçirdiğimiz güzel günlerin ardından Marmarise gitmeye karar verdik. Marmarise giderken Datça dönüşünde yolda Ege Denizi ile Akdenizin birarada göründüğü muhteşem manzaraya tanık olduk.

Marmaris
tatilimizin ikinci durağı oldu.Datçadan sonr
a oldukça farklı bir ortam ile karşı karşıya kaldık.Datçadan daha sıcak ve daha kalabalık bir yerdi Marmaris.Oraya gittiğimizin ilk yarım saatinde de ertesi gün için yine bir tekne turu bulduk.Oldukça hareketli bir gece hayatı olduğu belli olan Marmariste dinlediğimiz tarzda müzik çalan bir yer bulmanın da kolay olmayacağını biliyorduk ki bir gece Asım Can Gündüz'ün canlı performansına tanık olduk.Kapıdaki adamın "İçeride Türkiye'nin en iyi gitaristi var ağzı ile felan gitar çalıyor demesi" ise unutulmazdı :)
Marmariste kalırken arkadaşların tavsiyesi üzerine günübirlik Gökovaya gitme kararı aldık.Gökova Marmarise çok yakın olduğundan kaldığımız yeri değiştirmedik.Sabahın erken saatinde orada olduk.Hiç bilmediğimiz bir yer olduğu için ilk önce bir keşif gezisi yaptık.Keşif gezisi esnasında tekne turlarının yerini bulduk ve hemen bir tur ayarladık.Kahvaltı için ise yakındaki bir bakkaldan ev yapımı sıcak poğaçalarımız aldık ve teknede zevkli bir kahvaltı yaptık.
Gökovadan katıldığımız tekne turunda çok güzel yerlere gittik.Özellikle altın kum plajı denilen yerde gördüğümüz kumun ve denizin rengi gerçekten görülmeye değerdi.Bu turda Sedir Adasına uğradık.İçinde tarihi kalıntıların bulunduğu bu adada bir de Kleopatra plajı vardı.Buradaki plaja havlu sermek veya terlikle girmek yasaklanmıştı.Yıllar boyu süren uzun bir sürecin ardından bu kumun oluşumu gerçelştiğinden dolayı burada bulunan kum koruma altına alınmış.

Gökova gezimiz ile birlikte Marmaris'ten de eşyalarımızı toparladık ve nereye gideceğimizi düşünmeye başladık."Ne güzel tek derdimiz nereye gideceğimizi düşünmek :) " diyorduk kendi kendimize. Artık tatilimizinde sonlarına yaklaşırken gideceğimiz yerin son durağımız olması kararını aldık. Bu kararımız ile birlikte bildiğimiz bir yere gitmeye ve son günlerimizin güzel olacağı garantili olan bir yeri tercih ettik

Fethiye-Ölüdeniz.


Ölüdeniz bizim çok güzel günler geçirdiğimiz son durağımızdı. Kaldığımız yerin güzel olması da bunu oldukça etkiledi.Hotel Blue Star isimli güzel ve temiz bir yerde kaldık.Gidecek arkadaşlara rahatlıkla tavsiye edebilirim. Personelinin güleryüzlü yaklaşımları, odaların temizliği ve fiyatının diğer yerlerden uygun olması açısından son günlerimiz için ideal bir yer oldu.

Burada kaldığımız süre içinde de toplam
da iki tekne gezisine katıldık.Birincisi Kelebekler Vadisi,Deve Plajı, Soğuk Su, gibi yerlere giderken ikincisi ise Göcek tarafında bulunan 12 adalara giden bir tekne gezisi oldu.İki gezimizde çok eğlenceli ve bol bol yüzmeli oldu.
Toplamda 5 tekne gezisi yaptık.Bunun yanında kilometrelerce yol katettik.Her kilometrede biraz dah iyi hissettik kendimizi.Özellikle bu tatilimzden sonra Deniz ile karar verdik görmediğimiz yer kalmasın Türkiyede her sene yeni bir yere gidelim diye.Umarım başarırız.Bu arada gezerken sevdiğim çiçeklerin fotoğraflarını çekmeye de devam ettim.

Ne kadar değişik koyda yüzersek, ne kadar farklı yere gidersek o kadar enerji topladığımız bir oyun gibi geçti tatilmiz.

Herkese Selamlar

Artık yazılarımızı burada paylaşacağız.