
(Datça)

(Knidos)

Datça'da geçirdiğimiz günlerin birinde ise Datça'ya 30 km uzaklıkta bulunanan İnbükü koyuna gittik.Buraya Emel Sayın koyu diyenlerde var.Sanırım zamanında çok geliyormuş ve buranın ünlenmesini sağlamış.Yoldan ayrılıp İnbükü koyuna giderken karşımıza 3 yol çıktı.İkisi aynı yönde birisi farklı yöndeydi.Orada bulunan görevliler sağ taraftan inilen yerin 400m uzağında koya varıldığını diğer tarftaki yerlerden inildiğinde ise 1.5km sonra koyu göreceğimizi söyledi.Biz yakın olan yeri tercih ettik.Koya indiğimizde harika bir manzara ile karşılaştık.Ne yazık ki bu yerin fotoğrafını çekmedik, çok güzel olduğundan video kayıtları yapmıştık ancak daha önce burayı görmeyen doğa dostlarına şiddetle tavsiye ederim.Doğa ile iç içe sakin pek kimsenin olmadığı küçük bir cennet.Bu koyun bu kadar güzel olduğunu görünce diğer taraflarda ne olduğunu da çok merak ettik ve yüzerek diğer yerleri görmeye çalıştık ancak bizimkisi nafile bir uğraştı.Mesafe odukça fazlaydı ve artık yüzerek ulaşamaycağımızı anlayınca kıyıya geri dönüp karadan gitmeye karar verdik.Karadan yürüyerek diğer yerlere gittik fakat diğer yerler bizim hiç beklemediğimiz bir şekilde oldukça kalabalık çıktı.Burada insanlar denizin yanına oldukça konforlu görünen çadırlarını kurmuşlar ve çok güzel sakin bir tatil yapıyorlardı.Oldukça özendiğimi itiraf etmeliyim :) . Gelecek senelerde çadırda denizin yanında kaldığım böyle bir tatil yapmayı çok isterim.Tabiki burada çadırlar için bazı imkanlarda sunulmuş tamamen hayattan izole de sayılmazsınız.Kabaca gördüğümüz kadarı ile çadırlar için elektrik imkanı sunulmuş.Sebze meyve satan ufak bir yer de vardı.Çocuklar için oyun makinaları bile vardı.Bu imkanlar doğrultusunda gelenler buzdolaplarından uydu antenlerine kadar herşeyi getirip orada şirin küçük bir yerleşke kurmuşlar.

Marmaris tatilimizin ikinci durağı oldu.Datçadan sonra oldukça farklı bir ortam ile karşı karşıya kaldık.Datçadan daha sıcak ve daha kalabalık bir yerdi Marmaris.Oraya gittiğimizin ilk yarım saatinde de ertesi gün için yine bir tekne turu bulduk.Oldukça hareketli bir gece hayatı olduğu belli olan Marmariste dinlediğimiz tarzda müzik çalan bir yer bulmanın da kolay olmayacağını biliyorduk ki bir gece Asım Can Gündüz'ün canlı performansına tanık olduk.Kapıdaki adamın "İçeride Türkiye'nin en iyi gitaristi var ağzı ile felan gitar çalıyor demesi" ise unutulmazdı :)
Marmariste kalırken arkadaşların tavsiyesi üzerine günübirlik Gökovaya gitme kararı aldık.Gökova Marmarise çok yakın olduğundan kaldığımız yeri değiştirmedik.Sabahın erken saatinde orada olduk.Hiç bilmediğimiz bir yer olduğu için ilk önce bir keşif gezisi yaptık.Keşif gezisi esnasında tekne turlarının yerini bulduk ve hemen bir tur ayarladık.Kahvaltı için ise yakındaki bir bakkaldan ev yapımı sıcak poğaçalarımız aldık ve teknede zevkli bir kahvaltı yaptık.

Gökova gezimiz ile birlikte Marmaris'ten de eşyalarımızı toparladık ve nereye gideceğimizi düşünmeye başladık."Ne güzel tek derdimiz nereye gideceğimizi düşünmek :) " diyorduk kendi kendimize. Artık tatilimizinde sonlarına yaklaşırken gideceğimiz yerin son durağımız olması kararını aldık. Bu kararımız ile birlikte bildiğimiz bir yere gitmeye ve son günlerimizin güzel olacağı garantili olan bir yeri tercih ettik
Fethiye-Ölüdeniz.

Burada kaldığımız süre içinde de toplamda iki tekne gezisine katıldık.Birincisi Kelebekler Vadisi,Deve Plajı, Soğuk Su, gibi yerlere giderken ikincisi ise Göcek tarafında bulunan 12 adalara giden bir tekne gezisi oldu.İki gezimizde çok eğlenceli ve bol bol yüzmeli oldu.
Toplamda 5 tekne gezisi yaptık.Bunun yanında kilometrelerce yol katettik.Her kilometrede biraz dah iyi hissettik kendimizi.Özellikle bu tatilimzden sonra Deniz ile karar verdik görmediğimiz yer kalmasın Türkiyede her sene yeni bir yere gidelim diye.Umarım başarırız.Bu arada gezerken sevdiğim çiçeklerin fotoğraflarını çekmeye de devam ettim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder